Motosiklet sürmenin en güzel
yanlarından biri de kamplara katılmak
bana göre. Ülkemizde ciddi anlamda kamp organizasyonlarından birini de ( Tenere
Türkiye ) grubu tarafından düzenlemekte. Temelde Yamaha xt660z ( Tenere )
kullanıcılarının tanışmaları ve bilgi paylaşımları için grup kurulmuş. Zamanla tüm uzun yol sürücüleri farklı
motorlara sahip olsalar da takip eder , merakla bekler olmuşlar. Ben de
bunlardan biri oldum.
İlk kamp 2013 yılında Ulubey
Kanyonunda düzenlenmiş. Grubun kurucusu aynı zamanda sıkı bir uzun yol sürücüsü
Erdem Önen. İkinci kamp Kütahya-Simav da gerçekleşmiş. Kamp tarihleri genelde
ya yazın bittiği yada kışın bittiği tarihlerde olması sebebiyle,ve seçilen
yerlerin coğrafik olarak zorlu yerlerde olması hava şartlarının sertliği bu
kampların gerçek enduro meraklılarının tutkusu haline getirmiş. Bu güzel
birlikteliğe sonradan Yamaha Motor Türkiye'de
destek vermeye başlamış.
Ben bu kampla, 3.sü olan 2014
ekim ayındaki Frig buluşmasıyla tanıştım. Frig'de olduğunu duyunca inanılmaz
sevinmiştim nede olsa bana yakındı. O sene henüz motorumu yeni satmış ve daha
yenisini alamamıştım. Aslında biraz buruk da olsam kampa katılmayı çok istiyordum.
Kamp için gelen arkadaşlarım önce kafeye geldiklerinde çoğunun kamp eşyaları
motoruna anca sığmış olduğunu, bana yer olmadığını görünce üzülmüştüm. Ama eşim
akşam üzeri ''ben seni götürürüm arabayla, sen üzülme karıcım'' derken, aslında
yolun binek araba için bu kadar kötü olduğunu bilemezdi. Karanlığa kalmıştık.Ağaçlarda
işaretler vardı ama karanlıktan göremiyorduk.Yolun nereye gittiğini bilmeden
arabanın altını vurarak ve eşimin söylenmelerinden ufaktan tartışarak Erdem’i
arıyorum. Allah'ım telefon da çekmiyor. Orada lastiğimiz patlasa yardım bile
isteyemeyeceğiz. Ne kadar o yolda gittik bilemiyorum,tam artık dönelim bulamayacağız
dediğimde bir traktör görüyoruz ve ona soruyoruz.Meğer hemen yanındaymışız
kampın.Eşim beni bırakıyor ve geri dönüyor ama aklım onda kalıyor.Ya dönüş
yolunda başına birşey gelse.. Daha sonra sağ salim eve ulaştığının mesajını
alıyorum da rahat bir nefes alıyorum.
Herkes çadırını kurmuş.Ben de aceleyle
arkadaşlarımın yanına kuruyorum çadırımı.Ve yakılan kocaman kamp ateşinin
yanına çoğu ile sadece sosyal medyada tanıştığım arkadaşlarımı bulmaya gidiyorum.Geç
saatlere kadar süren sohbetten sonra herkes çadırına yatmaya gidiyor. Soğuk havada kampa alışık olmayan bünyem ,bozulmuştu .Birkaç kez arkadaşıma seslenerek bana doğada tuvalet için eşlik etmesini istesem de 3.gidişden sonra utanıp yalnız çıkıyorum. Gecenin karanlığında az bir tepe çıkıp, ağaçların arasında arkamdan bir ayı gelmesin diye de dua ederek senaryolar kuruyorum.O tedirginlikle az uyumama rağmen ne kadar zinde kalktığıma şaşırıyorum.
Sabah
olduğunda Yapıldak Göleti’nin ve ortamın güzelliğinin daha önce görmediğim
kadar güzel bir yer olduğunu görüp kendime nasıl daha önce burnumun dibindeki
yere gelmedim diye kızıyorum. Yamaha'nın kendi motorlarına servisi burada da
devam ediyor. Motorlarına yağ değişimi yapıyorlar. Harika bir destek.
Herkes kendi imkanlarınca yemek için birşeyler hazırlıyor,çaylar yapılıyor.
Sohbet muhabbet.. ancak öğleden sonra kuvveli bir yağmur… Hadi diyorum şimdi
herkes çadırlarına kapanacak derken Erkan Öztürk herkesi sönmekte olan ateşin
başına çağırıyor. Hepimize tombala kartları dağıtıyor ve o yağmurun altında
hayatımın en güzel tombalasını oynuyorum. Yerden aldığımız otlarla,çakıllarla
kartların üzerini kapatıyoruz.Biz motorcular için çok anlamlı hediyeler çinko
ve tombalayı yapanlara gidiyor.
Gecemiz de bir bu kadar güzel ve eğlenceli
geçiyor. Ertesi gün artık dönüş zamanı.sabah erkenden herkes eşyalarını
toplayıp vedalaşarak yola koyuluyoruz.Güzel dostluklar ve anılarla ilk Tenere
kampım bitmiş oluyor.