Sanırım bende ,beni macereya çeken bir çekim gücü var.
Yeni bir yıla her
girişimizde unutulmaz bir giriş yapalım
diye hep araştırır dururdum.Birkaç hafta
önce Facebookda bir paylaşım görüyorum.’’kelebekler vadisi’de bir yılbaşı
kutlamasına ne dersiniz’’ Hep duyarım bu
kelebekler vadisini de nerde olduğunu bile bilmezdim . http://yenikelebeklervadisi.org/ Hemen açıp yazıyı okuyorum.
Ölü denizde bir vadi birkaç fotoğraf ,hepsi bu..Ertesi gün oradaki telefon numaralarını arıyorum.Çok özel bir program yok sadece 8-10 kişi akşam yemeği ve plajda yakılacak bir ateşle yeni yıla girilecek.Hazreti google dada pek bilgi yok.Yapacak daha farklı bir programımızda yok,hadi gidelim diyorum eşime.Artık o da alıştı kamp,doğa maceraya.Hoş eşimde tüplü dalış falan yapıyor ama her zaman programlıdır.Ne yapacakları nerede kalacaklarına kadar her şey gitmeden önce belirlenir.Ama benim ,birlikte yaptığımız gezilerde mutlaka bir adrenalin kıpırtısı yaşanır.
Ölü denizde bir vadi birkaç fotoğraf ,hepsi bu..Ertesi gün oradaki telefon numaralarını arıyorum.Çok özel bir program yok sadece 8-10 kişi akşam yemeği ve plajda yakılacak bir ateşle yeni yıla girilecek.Hazreti google dada pek bilgi yok.Yapacak daha farklı bir programımızda yok,hadi gidelim diyorum eşime.Artık o da alıştı kamp,doğa maceraya.Hoş eşimde tüplü dalış falan yapıyor ama her zaman programlıdır.Ne yapacakları nerede kalacaklarına kadar her şey gitmeden önce belirlenir.Ama benim ,birlikte yaptığımız gezilerde mutlaka bir adrenalin kıpırtısı yaşanır.
Yılın son günü sabah erkenden evden çıkıyoruz.Öğlen saatinde
Ölü Deniz’deyiz.Tekneyle bizi alacaklarını söylüyorlar.Buraya ulaşım sadece
deniz yoluyla yapılıyormuş ama Faralya köyünden de bir patikayla ancak ipli
dağcılıkla ulaşılıyormuş ki bunu yapma şansımız yok zaten.Tekneyi Bekliyoruz.Tekne..4.5
metre bir kayık.20 dakikada deniz üzerinden vadiye geliyoruz ama o sırada
bastıran rüzgardan dolayı, iskelesi de olmayan buraya kayalara doğru yanaşıp
zorlukla kayalara atlayıp, dağcı edasıyla pilaja iniyoruz.
Muhteşem bir yer burası.Plaj her üç tarafı 700 metreyi bulan
çok yüksek kayalıkların arasında, birinci derecede sit alanıymış.80 çeşit
kelebek varmış burada ve en ünlüsü de kaplan desenli olanıymış.Kelebekler öyle
bizim bildiğimiz gibi değil.Nerdeyse iki avucumuzun büyüklüğünde.Burası özel
bir mülk. Günübirlikçi turistlerden girişi ücreti alınıyor.Bungolo evler ve
birkaçta taş ev var.500 kişiye kadar kapasitesi varmış ama yazın zaten
buralarda kalınmayacak kadar sıcak olduğundan çadırlarla 1500 kişiyi ağırlayabiliyorlarmış
.Daha önce hiç bungoloda kalmamıştık.Burası sıcak bir yer olduğu için haliyle camlarda sadece sinek girmesin diye teller var yani açık pencereler.Rüzgarın da olmasından dolayı elemanlar camlarımızı naylonla kapatıyorlar.3-5 battaniye var yataklarımızın üstünde.Akşam yemek saatine kadar vadiyi geziyoruz.Şuan suyu azalmış olan ama mevsiminde oldukça iyi akan bir şelale var
.Gece yakmak için
kuru ağaç kesiyoruz.Ayrıca burada gönüllü çalışma sistemiylede tatil
yapabiliyormuşsunuz.Günde 6 saat çalışıp yemek ve yatak karşılığı.Akşam
yemeğinde kendilerinin tuttuğu balıkları mangalda pişiriyorlar ve yaklaşık 12
kişi hep birlikte yiyoruz ama rüzgar daha fazla oturmamıza izin vermiyor.Oradaki
görevlilerin oturduğu küçük bir ofis Var oradaki şömineyi ateşleyip oraya giriyoruz.Herkes
yaşadığı yeni yıla girme maceralarını anlatıyor.Bizde anlatacak yeni yıl
macerası yok ama bende yol hikayelerimden birini anlatıyorum ki ilgilerini
çekiyor arkadaşların.Orada bir de 70
yaşını aşmış Tayfun abiyle tanışıyoruz.Çok ilginç biri.Birbirinden değişik
hikayeler anlatıyor .Hikayelerden biri bu vadiyle ilgili. Kelebekler vadisinde tee milattan öncesinde bir köy varmış.Erzağı
biten bir İngiliz gemisi bu vadiye yanaşır.Gemideki bir şövalye buradaki köylü
kızına aşık olur ve birlikte
olurlar.Gemi ayrılacağı zaman şövalye kıza geri geleceğini kendisini
beklemesini söyler.9 ay sonra kızın bir çocuğu olur ancak köylüler tarafından
dışlanır. Kız buradaki kiliseye sığınır.Biir zaman sonra büyük bir fırtınanın
geleceğinin haberini alan köy halkı köyü terk ederken kızıda yanlarına almak
isterler ama kız şövalyenin geleceğini söyleyerek orayı terk etmez.Fırtına
gelir ve tüm köyü yutar.Sular çekildiğinde sadece kilisenin yıkıntıları
kalır.Şövalye hiç gelmez ama kızın ruhu da orayı hiç terk etmez.Bazı geceler bu
feryat eden kızın çığlığının duyulduğu söylenirmiş.
.Daha önce hiç bungoloda kalmamıştık.Burası sıcak bir yer olduğu için haliyle camlarda sadece sinek girmesin diye teller var yani açık pencereler.Rüzgarın da olmasından dolayı elemanlar camlarımızı naylonla kapatıyorlar.3-5 battaniye var yataklarımızın üstünde.Akşam yemek saatine kadar vadiyi geziyoruz.Şuan suyu azalmış olan ama mevsiminde oldukça iyi akan bir şelale var
Ortak payları farklılık arayan,hiç tanımadığımız insanlarla
ordan buradan sohbet ediyoruz.Sonrada gündüzden plaja hazırladığımız ateşi yakmak
ve yeni yıla girmek için hep birlikte sahile iniyoruz.Kocaman bir ateş
yakıyoruz.İşletmenin hediyesi şarap açılıyor ve güle eğlene ve tabiî ki çok
üşüyerek yeni yıla giriyoruz.
Daha fazla oturabileceğimi zanetmiyorum ama bungoloda da
ısınacak bir şey yok.Ofisdeki şöminede ısıyı biraz daha stoklayıp koşar adım
evimize gidiyoruz.Üstümüzü falan çıkarmadan 4-5 kat hazırladığımız
battaniyelerin içine giriyoruz.Uyumak ne mümkün.Nasıl bir rüzgar.Sanki bungolo
uçup denize inecek sanıyorum.Yaklaşık 500km araba kullanmaktan yorulan eşim ise
hiç duymuyor rüzgarın sesini.bir sağa bir sola dönüyorum ısınamıyorum.Patt birden kapı açılıyor.İçerden açılabilen bu
kapı nası açılır yahu..Eşimi dürtüklüyorum.Duymuyor bile beni.Kapatmaya
kalkıyorum.Zifiri karanlık ,rüzgar sesi korku filmi gibi.Kapının sürgüsünü iyi
kapatmadım diye kendimi telkin ederek kapatıyorum kapıyı.Yarım saat sonramı mi
bilmiyorum kapı tekrar patt arkasına kadar çarparak açılıyor.Deli olucam.Eşim
yine duymuyor.Kalkıyorum kapatmak için dışarıdan sanki o köylü kızın
çığlıklarını duyuyorum.Allahım gerçek olabilirmi, korkuyla kapıyı tekrar
kapatıp,kapının sürgüsüne kağıttan bişilerle destekleyip sağlamlaştırmaya
çalışıyorum.Ve tabiî ki sabah aydınlanıncaya kadar hiç uyuyamıyorum.Sabah
kalktığımızda diğer arkadaşlardan da çığlığı duyduklarını söyleyenler olunca
efsaneler gerçek diye düşünüyorum.Gidelim diyoruz ama deniz müsaade etmez
diyorlar,hiçbir kaptan bu riski göze almaz, çıkmaz yola diyor oradaki
görevliler.Gelirken bizi vadiye getiren kaptanın telefonu almıştık.Onu arıyor
eşim.Gelirim ama riski göze alırsanız diyor.Öğleye doğru geliyor Birol
kaptan.Kendisiyle birlikte 5 kişi biniyoruz.Dalgalar denize açıldıkça büyüyor.Aklımdan deniz yoluyla geçen
mülteciler geliyor.Gelirken 20 dakikada geldiğimiz yol dönüşü 40 dakkikayı
buluyor.Sağ salim kıyıya varıyoruz.Arabaya binip kaloriferini açıyoruz ve epey
süre eşimle konuşmadan yol alıyoruz.Sonra bana dönüp ‘’ne macera dolu,unutulmaz
bir yılbaşı geçirdik sayende,iyiki gelmişiz ‘’demesi her şeye bedeldi.
Buraya ilk adım attığımızda demiştim ki ben böle bir yerde
yaşayabilirim.Şimdi düşünüyorumda öle medeniyetin de olmadığı bir yerde hele kötü hava şartlarında yaşamak çok hem de
çok zor hakikaten.